22 Haziran 2009 Pazartesi

entel, dantel, avarel ve krotel

vay vay vauv,
şu muhteşem dörtlüye de bir bakın hele; ne de eğlenceliler değil mi? adamlar yaşıyor işte! uff, gel bide bize bak dediğinizi duyar gibiyim. Peki bu fotonun hayli eğlenceli ve ilginç bir kare olduğu konusundaki fikrime katılmayan var mı? Di mi ama bi baksanıza şunlara. Esasında o kadar da renkli sayılmazlar ya hani. Sanki bu kareyi ilginç kılan onların eğlenceli tavırları ya da üzerlerindeki elbiseler değil; asıl mevzuu dördünün de aynı kare içinde ye alması.


Yani bu, üzerinden çıkartmadığı kostümüyle film çekimlerinden dönen Kenan İmirzalıoğlu'yla gene film çekimi için makjay masasına oturmuş şahan gökbakar tiplemesi olan recep ivediğin aynı karede yer alması gibi bir şey.

Dikkatle inceleyin, Sizcede dördünde de farklı alt kültülere ait giyiniş tarzları kendini göstermiyor mu? işte bu yüzden eğleneli, baktıkça bizi gülmeye ve hatta bir daha bakmaya teşvik eden yapı buradan ileri geliyor. umarım bu bana bakerken keyif aldırdığı kadar sizin içinde az biraz bir şeyler ifade ediyordur.

Sol baştaki adamımızla başlayalım; size de bu adam, haftasonunu istanbul modern gibi çağdaş sanat müzelerini gezerek geçiren tiplere benzemiyor mu? -Andırıyor elbet :P
Dahası biraz da sinir bozucu bir görüntüsü var, düşünsenize bir, siz sıradan jean ve üzerinize geçirdiğiniz tişörtünüzle müzeye gitmiş ve duvara asılı eserlere bakıyorsunuz. Tabi adamımızda müze içinde ve görüş alanınız dahilinde gezinip duruyor. Siz devam edip henüz yeni gördüğünüz bir eserin önünde dikilip duruyor ve ondan bir şeyler almaya çalışıyorsunuz.bu eser biraz fazla mı modern sanat kokuyor ne? Anlamak, anlamlandırmak için biraz fazlaca önünde vakit geçiriyor ve farkına bile varmadan orada entellektüel bir imaj yaratıyorsunuz.

Sağdan bakıyor, soldan bakıyor, tam altına yatmadığınız kaldı diyeceğim yerde siz daha bi garibini yaparak eserin yanına yanaşıp, eseri kokluyorsunuz. Beriden gelmekte olan yaşlı teyzeyse önce esere, ardından eser karşısında takındığınız sistematik tutumunuza bakıyor ve aman allahım diyor kendince! sizin davranışlarınız karşısında bu yaşlı teyze dehşetle şu düşncelere dalıyor olmalı; Bu adam resme baktığında benim gördüğümden fazlasını mı görüyor acep, hemen bir teleş içine girip oda sizin gibi bir sağdan bir soldan resmi yoklamaya başlıyor. orda ikinizde entellektüel bir tutum içine girmiş durumdasınız.

ve işte, yanınıza doğru bu ritüelimsi havayı alt üst edecek biri yaklaşyor!

şimdi durup resimdeki birinci adamımıza tekrar bakın ve ardından yazıyı okumaya kaldığınız yerden devam edin.
Yahu bi baksanıza doğru dürüst; şu tipe bi daha, bir kez daha bak ve sonra gel beni dinle;

Saçına bakınca etkilenirsin ama gidipde onun gibi saçlarına şekil vermezsin herhalde, ya da onun gibi boynu geniş, ince penyeden bir askılı tişörtü alır ve asla onun yaptığı gibi askılı tişörtü elbisenin ana unsuru haline getirmezsin, olsa olsa sen, o tişörtle ancak rahat diye yatağa girer ve rüya alemlerine dalarsın.
Ama bak adama, senin yatakda giydiğin şeyle sokaklarda arz-ı endam ediyor. Timberland ayakkabısının mavi rengini çantaya, kahvesiniyse kemerine taşıyarak uçarıyırım, hovardayım ama biz de boş adam değiliz imajını dışardan bakan adama usulca yansıtmasını biliyor icabında. işte bu saçı başı, ve uçarı tipiyle müzede yanına yaklaşmakta olan adam senin için bir tehlikedir arkadaş, sen sen ol onun o mazlum yüz ifadesine kanma.

Yaşlı teyzeyle sizin ritüeliniz devam ededursun, o yanınızdan yavaş adımlarla ilerlerken göz ucuyla esere bir parça bakar ve bir anlık durakladıkdan sonra eseri incelemeyi bitirdiğine işaret ağzından bir "hımm" sesi işitilir;
ardından usulca yoluna devam ederek bir sonraki esere doğru yürümeye devam eder. bu kaşılaşacağınız en iyi senaryo; Hele bir de bunu yaparken çantasından çıkardığı not defterine bir şeyler çizittirmişse işte o zaman vay haline. Git çabuk terk et o müzeyi.


Yahu bir düşünsene, yaşlı kadın seni bir şey zannedip durmuş orda kendini heba ediyor. şimdi gel de toparla bakalım durumu. kadının gözünde artık bir zavallısın. Bi hiçsin ya!
velhasıl sonuca gelirsek böyle tiplerden korkacaksın abicim, ana tema bu yani! Gelir seni senden alır böyleleri, bunlar atari oyunlarında yanına yaklaştığın ya da değdiğnde yaşam enerjini ve sahip olduğun bonusları yok eden karakterler gibidir;

Alır bitirir karizmanı, zaten karizmam yok diye de kendini koy verip rahat davranma, yoksa da olmayan karizmanı eksi hanelere düşürür böyleleri.

Morlara bürünen kızımıza gelirsek eğer, kendisi için kombin yapmakta hayli başarılı olduğunu söyleyebiliriz;
klasik kesim bir mor elbise, kafaya takılan kuşak ve muhtemelen ikinci el retro çanta sayesinde bu kadar genel kullanım tarzından saptırılabilirdi.

Zaten bu aralar(?) ben kız milletinin böylesine hastayım peşinen şöylüyorum; Böyleleri rahat, alabildiğine uçarı tiplerdir fakat bunu giydikleri pırtık yırtık, deli dolu giysilerle gösterme yoluna gimek yerine ,aksine bulup buluşturup demode olmuş eski kıyafetlerle kamufle etmeye çalışırlar.


Bak ben size söyliyeyim. öyle emo tipli, gotik kızlar falan varya, hepsi hikaye onların,
onlar belli bir kalıp içinde sıkışmış zavallılrı oynayan kaybetmiş tiplerdir.
Emin olun sizden daha eğlenceli, aktif bir hayatları yok. asıl olay: bakınız fotoğraftaki kızımıza, işte olay böyle kızlarda!

Böyleleri emin olun arka planda inanılmaz yaşanmışlıklar ve deli dolu bir hayatla bugünlere gelmişlerdir. Narsisti, Egoisti daha da çok Hednonisti hep böyleleri arasından çıkar. bunlar yaşayıp, okuyup gezip gördükten sonra bu hallere brünen biraz da işin içine çallallık serpiştirmiş tiplerdir. Çoğu durumda oldukça eli açıktırlar ve nereye ne zaman ne kadar harcama yaptıklarının bilgisine ulaşamazsınız. Bir o parti, bir şurası filan derken nerde ne yaptığının takibini yapamazsınız.


Günü bir erkekle kahvaltı yaparak açtıktan sonra hemen yola koyulur ve bir başka erkek akadaşının "obua" konserine doğru yollanır, orda karşılaştığı eski bir erkek arkadaşıya ayak üstü bir yerde öğle yemeği yedikten sonra öğleden sonrası için ajandasına bakarak notlarını ve bu noktalrdaki erkekleri inceler. inceler çünkü aynı gün ve saate muhtemelen iki ayrı erkeğe randevu vermiştir. şimdiyse yapması gereken o anki ruh halline paralel ajandadaki randevulardan birini seçmek ve kendini hayatın akışına tekrar salıvermektir. Çoğu kez ektikleri oğlana haber dahi vermeden hayatı yaşamaya devam ettiklerindendir ki bu onları erkeklerin gözünde hem zor bir av, hemde elde edilmesi için savaşmaya değer bir amaç haline dönüştürür.


Erkeğin amacı ona kim olduğunu göstermek ve bu savaşta pes etmedğini göstermek iken, kızın tek derdi ajandadaki boş saatleri doldurmaktır. çünkü o hayatı olabildiğine spontane ve deli dolu yaşamaya ant içmiştir. işte bu nedenledir ki üstünde böyle bir elbise, ağayında böyle ayakkbı ve kafasında alakaya maydonoz bir bandana görüyoruz.
Gündelik bir kot pantalon ve bluz ile bir davete gitmek ne kadar abes kaçıyorsa, şüphesiz onun üzerindeki bu kombin de benzer bir tepki yaratacaktır. "işte asıl olay da tam olarak budur."
Onun yapmaya çalıştığı ağırbaşlı bir görnüm sergilemek değil, aksine yerine oturmuş bir takım değer yargılarını tiye almaktır. O, yaptığı bu ilginç kombinlerle elbiselerin işlevini bozmaktan zevk alan hakiki bir entellektüel imajı çizmektedir.
devam devam, işte asıl bombadayız:

burası zurnanın zurt dediği yer olduğundan ne desek boş,
başından beri fotoğrafa baktıkça içimizi ısıtan adını koyamadığımız "şey" var ya, işte o şey bu ve yanındaki karalar bağlamış adamımız sayesinde gerçekleşiyor. bizi güldürüyorlar, fotoya bir kez daha bakmamızı, hatta bunu yaparken her seferinde keyif almamızı sağlıyorlar.


ancak bu iki delikanlıyıysa günün ilerleyen saatlerinde, belki de kim bilir, muhtemelen yarın ele alacağım. şimdi gidip soğuk bir maden suyu içmem gerek. nil karaibrahimgil in maden suyu reklamı beni oldukça etkiledi anlıyacağınız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder